Son zamanlarda yaşanan bir aile dramı, toplumda büyük bir infial yarattı. 35 yaşındaki Elif Akman, eşi tarafından kızının gözü önünde hunharca katledildi. Bu acı olay, Elif’in daha önce yaptığı 'Sonum iyi olmayacak' şeklindeki uyarılarının ardından gerçekleşti. Elif’in yakınları ve arkadaşları, kadının yaşadığı psikolojik baskının yıllardır sürdüğünü, bunun da cinayeti tetikleyen unsurlardan biri olduğunu belirtiyor. Aile içindeki şiddet, ne yazık ki sadece Elif'in hikayesinin bir parçası. Bu ve benzeri olaylar, toplumsal bir sorunun da gün yüzüne çıkmasına neden oluyor.
Elif, İstanbul'un kenar mahallelerinden birinde, birlikte yaşadığı eşi Ahmet ile evlendikten sonra sorunlarla dolu bir yaşam sürmeye başladı. Başlangıçta her şey yolunda görünse de, zamanla eşi Ahmet'in psikolojik ve fiziksel şiddet uygulamaya başladığı öne sürüldü. Elif’in yakın arkadaşları ve ailesi, onun bu durumu hep gizli tutmaya çalıştığını, yardım istemekten çekindiğini ifade ediyorlar. 'Ona hep destek olmaya çalıştım ama o, kendini sıkışmış hissediyordu. Ahmet’in duşakabinin kapılarına vurarak onunla inatlaşmasını, büyük bir tehlike olarak görüyordu' diyen bir arkadaşı, olayın sonuçlandığı dakikaların nasıl geldiğini anlatıyor.
Elif’in cinayet öncesi yaptığı “Sonum iyi olmayacak” uyarıları, aslında kadının içsel bir korkusunun yansımasıydı. Elif, eşinin tehditleri ve şiddeti konusunda kendi kendine bir kaygı geliştirmişti. Onun bu tür uyarılarına, çevresindeki insanlar pek önem vermedi. Hatta, 'Dert etme, boşanmak en iyi çözüm' gibi cümlelerle geçiştirildi. Oysa ki, Elif’in içindeki korku, sadece onun değil, ailesinin ve toplumunun da meselesiydi. Hatta yaşanan bu trajik olay, yerel güvenlik güçlerinin de dikkatini çekmişti. Çevredeki komşular, Elif’in yaşadığı şiddeti bildiklerini fakat bunun yalnızca hususi bir mesele olarak görünmesinin geliştiğini söylüyor.
Bu olay, yalnızca bir cinayet değil, aynı zamanda toplumun aile içi şiddet konusundaki körlüğünü bir daha gözler önüne serdi. Kadınların yaşadığı bu tür travmaların önlenmesi için gereken önlemlerin alınmadığı bir ortamda, benzer olayların birbirini takip etmesi kaçınılmaz olacaktır. Sonuç olarak, Elif Akman’ın hikayesi, sadece bir kadının trajik sonu değil, gelecekteki kadın cinayetlerine de engel olmak için farkındalığı artırmamız gereken bir ders niteliğindedir.